Yönetim Kurulu’nun Avurupa Birliği Komisyonu’nun İlerleme Raporu Hakkındaki Açıklaması

TÜRKİYE AVRUPA VAKFI YÖNETİM KURULU’NUN

AVURUPA BİRLİĞİ KOMİSYONU’NUN İLERLEME RAPORU HAKKINDAKİ AÇIKLAMASI

Avrupa Birliği Komisyonu 2002 Kasım ayının İlerleme Raporu’nu yayınlamış bulunmaktadır. Türkiye bu Raporu farklı tepkilerle karşılamıştır.

İlerleme Raporunda esas olarak yasal düzenlemelerin yapılmasından memnuniyet duyulduğu belirtilmekte, ancak bunların uygulamaya geçirilmesi ile ilgili endişelerin henüz giderilmediği ifade edilmektedir. Ordunun sivil yönetim ve kurumlar üzerindeki etkisi, yargı reformu, dinsel cemaatlerin etkinlikleri, düşünce özgürlüğüne kısıtlamalar gibi alanlarda halen eksikliklerimizin olduğu dile getirilmekte ve bu alanlarla ilgili olarak uygulamadaki aksaklıklara dikkat çekilmektedir

Bu  yönleri itibariyle İlerleme Raporu objektif saptamaları ve olumlu değerlendirmeleri içermektedir. Avrupa Birliği Komisyonu’nda Türkiye’ye yönelik iyi niyet göstergelerinin  saptanmış olması, Avrupa Birliği’nin geleceği açısından özel önem taşımaktadır. Türkiye, Avrupa Birliği kriterlerini her alanda uygulamaya devam etmelidir. Hükümetin 2004 yılının, uygulama ve eksiklikleri tamamlama yılı olacağını açıklamış olması, ilişkilerdeki bu tür engellerin zaman içinde sorun olmaktan çıkacağı inancını pekiştirmektedir.

İlerleme Raporu’nun objektif beklentilere ters düşen yanı Kıbrıs konusu ile ilgilidir. Raporda, Kıbrıs sorunun çözümü ile üyelik müzakerelerinin başlaması arasında doğrudan bir ilişki kurulmaktadır. Böylece Türkiye’nin adaylığının kabul edilmesi sırasında Helsinki Zirvesi’nde öngörülmeyen ve Kopenhag kriterleri arasında yeri bulunmayan bir ölçünün “siyasi bir koşul” olarak gündeme getirilmek istendiği dikkati çekmektedir.

Kıbrıs ile ilgili bu yaklaşım Türkiye Avrupa Birliği  ilişkilerinin bu aşamasında talihsiz bir girişim olarak görülmektedir. Ancak Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinden bağımsız olarak da Kıbrıs sorununun çözülmesinin artık ertelenemez olduğu bir gerçektir. İlgili öteki taraflar gibi Türkiye’nin de Kıbrıs sorununun çözümlenmesini istediği ve hükümetimizin bunu açıkladığı bilinmektedir. Kıbrıs sorununun çözülmesi için taraflar üzerlerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmelidir. Kıbrıs sorununun kalıcı ve adil bir çerçevede çözümünde daha geniş bir perspektif ile hareket edilmesi gerektiği de unutulmamalıdır. Kıbrıs sorunu, 2004 yılı Aralık ayındaki toplantıda Türkiye ile müzakere tarihinin açıklanmasının önünde engel olmamalıdır.

Unutulmamalıdır ki; Avrupa Birliği’ne üye bir Türkiye, çağdaşlaşma programını daha kolay gerçekleştirebilecek, Türkiye ile bütünleşmiş bir Avrupa Birliği, Avrupa bütünleşmesi yolunda önemli bir adım atmış olacaktır; bu ise tüm insanlık ve dünya barışı için önemli bir gelişme demektir!.. Türkiye ile üyelik müzakerelerinin başlaması bu gelişme sürecini hızlandıracaktır. Artık bu yönde kararlı olunmalı ve somut bir adım atılmalıdır. Avrupa Birliği’nin genişleme tarihinde zaman zaman yanlışlar da yapılmıştır. Bu kez, bu gerçeğin gözardı edilemeyeceğine inanmak istiyoruz…

Evet, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye, dünyanın ve insanlığın ise, bütünleşmesini en gelişkin boyutlara ulaştırabilmiş çağdaş bir Avrupa’ya gereksinimi vardır. Böyle bir Avrupa ve dünya, insanlığın mutlu geleceği yolunda önemli bir tarihsel aşama olacaktır.

Türkiye Avrupa Vakfı; bu tarihsel gelişme sürecinde  özel bir öneme sahip olan 2004 yılını Avrupa Yılı olarak kabul etmektedir!.. Bu yıl Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde bir atılım yılı olmalıdır. Bu yıl Türkiye’nin çağdaşlaşma perspektifi ile aydınlanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti ve tüm sivil toplum kuruluşları,Avrupa Birliği ile bütünleşme çabalarını yükseltmeli halkımızın etkin desteği ile çağdaşlaşma yolunda kalıcı adımlar atılmalıdır.

 

 

7 Kasım 2003

Türkiye Avrupa Vakfı Yönetim Kurulu