14.11.2001 Tarihli Basın Açıklaması

Türkiye Avrupa Vakfı Yürütme Kurulu Basın Açıklaması

 

Türkiye Avrupa Vakfı Yürütme Kurulu, 13 Kasım 2001 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanan 4. İlerleme Raporu’nu incelemiş ve aşağıdaki hususların altının çizilmesi gerektiği kanaatine varmıştır.

Avrupa Komisyonu’nun Kopenhag Siyasi Kriterleri’ne uyum konusunda yaptığı eleştirilerde önemli bir haklılık payı olduğu açıktır. Bununla birlikte Türkiye uzun yılların kötü yönetiminin bir eseri olarak karşımıza çıkan Türkiye’ye özgü demokrasi ve hukuk anlayışından kurtulabilmek için son zamanlarda önemli adımlar atmış, anayasa değişiklikleri ile de bu doğrultudaki siyasi kararlılığını önemli oranda kanıtlamıştır. Türkiye Avrupa Vakfı bundan sonra yapılacak anayasa değişikliklerinin ve bu değişiklikleri yaşama geçirecek uyum yasalarının kararlı bir takipçisi ve destekleyicisi olmaya devam edecektir.

Avrupa Komisyonu’nun ekonomi ile ilgili yaptığı eleştirilerde de objektif bir tutum sergilediğini kabul etmek gerekir. Türkiye ekonomisinin son 20 yılına vurulan değişim rüzgarları, kötü anlama ve kötü uygulamalar sonucunda ülkemizi bugün karşı karşıya gelinen darboğazlara sürüklemiş, Türk insanı ağır faturalarla karşı karşıya gelmiştir. Şüphesiz tam üyelik öncesinde Türkiye’nin AB ile aynı hedefleri izleyen bir ekonomik yapıya kavuşturulması bir diğer önceliktir. Türkiye Avrupa Vakfı, demokratikleşme, hukukun üstünlüğünün tesisi ve insan haklarının çağdaş ölçütler dahilinde koruma altına alınması ile ekonomik yapının güçlenmesi arasında birebir bir ilişkinin varlığını kabul etmektedir.

Bu değerlendirmelerin ışığı altında:

–       İlerleme Raporu ve Strateji Belgesi mevcut yapısı ile Türkiye’nin acil beklentisi niteliğindeki tam üyelik müzakerelerine başlanması talebini karşılamaktan şimdilik uzaktır.

–       Bununla birlikte tam üyelik müzakerelerinin ayrılmaz bir parçası niteliğindeki tarama sürecinin yerine derinleştirilmiş analitik inceleme sürecine geçilmesi önerisi, müzakerelerin başlaması öncesinde olumlu bir gelişme olarak nitelendirilmektedir.

–       Ancak bu alanda AB yetkililerinin Türkiye’ye yönelik siyasi iradelerini daha netleştirmelerinin, Türkiye’deki AB ile bütünleşme sürecini destekleyenleri daha fazla cesaretlendireceği de açıktır.

Özellikle 11 Eylül 2001 tarihindeki terörist saldırıların ardından, Türkiye AB ilişkilerinin karşılıklı güven esasına dayalı yeni bir sürece girmesine, düne oranla çok daha fazla gereksinim duyduğuna inanan Türkiye Avrupa Vakfı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Kopenhag Siyasi Kriterleri’ne uyum konusunda kararlı adımlar atmaya, AB’yi de Türkiye’ye bir an önce müzakere sürecini başlatma yolunda kararlı davranmaya davet eder.